Ne kadar ekmek O kadar köfte mi !!
- Turgay Boztaş
- 4 Eki 2017
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Oca 2024

Tüm şirketlerin ücret politikası vardır ve bunun dışına çıkamazlar, zaten çıkmamalılar.
İş bavrusu yapan adaylar için personel alımlarında maaş ve gelirler hakkında net bilgi verildikten sonra çalışıp çalışmamak tamamen adayın tercihine bırakılmıştır. Aday bu gelirleri kabul etmiş ve çalışmaya başlamışsa, sonrasında “Maaşım az, benden yüksek performans beklemesinler. Ne kadar ekmek o kadar köfte” diyemezler.
Çünkü maaş değişmemiş ve şartları kabul ederek işe başlanılmıştır.
İş hayatının belirli dönemlerinde çalışanların motivasyonları bozulur, performansları düşer ve bu sorgulanmaya başlanıldığında ise, yaşanan duruma neden olarak ise en çok, düşük ücretler gösterilir.
Hâlbuki maaşlar düşmemiş, verilen sözlerin altında kalınmamışsa, çalışanların bundan şikâyetçi olması yersizdir. İşsiz kalmamak için bu işi kabul etmiş yada farklı nedenlerle işe başlamak durumunda kalınmış olsa bile maaşı düşük bulabilir, fakat bunu yetersiz performansı ya da motivasyonu için neden olarak sunamaz
Bu ve benzeri durumlarla mücadele eden yöneticilerin yapması gereken, bu konuda çalışanlarının dertlerini dinleyip onlara mevcut durumu iyi anlatmasıdır.
Yaşam şartları malum ve her bireyin bir gideri var; kira, kredi, gıda, giyim, çocukların okul ihtiyaçları vb gibi.
Giderler zamanla birçok kişinin belini bükmektedir. Buradaki giderlerin azlığına ya da çokluğuna göre şirketler bireysel anlamda bir şey yapamaz ya da zorunda değildir
Şirketlerin çalışanlarına işe girerken belirtilen maaş ile şimdiki maaş aynı ise, şirketin bu kişiden mevcut mesaisinde en iyi performansı beklemesi ve çalışanlar olarak motivasyonlarını kendilerinin sağlaması gerektiğidir.
Şirketler, yıllık bazda yaptıkları zamlarda çalışanlarının iyi bir hayat geçirebilmesi için elinden geldiğince en iyi oranda zam yaparak sadece destek verebilirler. Yapılan zamlar çoğunlukla enflasyon bazında yapılır buda çalışanlar için çok iyi bir rakam değildir genelde.
Yöneticilerin bu konuda şirketin arkasında olması gerekmektedir.
Tabii madalyonun birde diğer yüzü var.
Şirketler çalışanlarını piyasa şartlarının altında çalıştırdığı sürece büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır.
Aidiyet duygusu tükenmiş
Motivasyonu düşmüş
Şirketine güveni azalmış kalifiyeli personeller
Bu personeller İlk fırsatta kendilerine gelen bir iş teklifine çıkarları doğrultusunda evet diyerek transfer olacaklar, sizi hazırlıksız şekilde bir anda bırakacaklar, belki de çok ufak rakamlar yüzünden, faydalı kişileri kaybedecek duruma düşeceksiniz.
Mevcut maaşı bildikleri için itirazlarını kabul etmediğiniz çalışanlarınızın, maaştan dolayı işi bırakmasına da siz itiraz edemezsiniz.
Bu konu çalışan ve şirket arasında köprü olan liderleri daima zorlamaktadır.
Liderler çalışanlarını yönettiği kadar üstlerine de gerekli geri bildirimleri yaparak performans zamları ile kalifiyeli personelleri korumakla yükümlüdürler.
Bu yükümlülükleri çalışanlarından ziyade üstlerine fayda için yapmalıdırlar. Çünkü kalifiyeli personel, iş bulup sizi bırakacağından ilk kaybı lider olarak siz yaşarsınız
Kalifiyeli çalışanını kaybeden patron ise:
İşe alım süreçleri
Personel alınana kadar kaybedilen iş gücü
Oryantasyon ve ilk eğitim ile geçen süre vb. işlemlerle kaybedilecek zaman ile uğraşmak zorunda kalacaktır
Burada liderler için en önemli nokta kayıp kazanç ilişkisini iki tarafa da çok iyi anlatmak gerektiğidir.
Turgay Boztaş

Yorumlar