İşimi "Kendi İşim Gibi Görüyorum" !!!
- Turgay Boztaş
- 14 Kas 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Tem

Mağaza ziyaretlerimizde, çalışanlarımızın sıkça söylediği bir cümle vardır: "İşimi kendi işim gibi görüyorum." İlk bakışta bu cümle, çalışanların işimi kendi işim gibi görüyorum o yüzden performansım iyi demeye getirse de, işine duyduğu bağlılık ve saygıyı ifade ettiği için hoş bir izlenim bırakabilir sadece.
Bu söylemin yüksek bir performansın garantisi olmadığı bilinmelidir
"işimi kendi işim gibi görüyorum" demek, yetkinlik, yetenek, disiplinli çalışma gibi daha derin gereksinimleri karşılamak anlamına gelmez. Aynı şekilde, bu cümle sizi kusursuz bir çalışan olarak tanımlamaz. Kendi işinizi sahiplenmek bir anlamda duygusal bir bağlılık oluşturur, ancak bu yalnızca soyut bir sahiplenme olarak kalırsa, somut bir başarıya dönüşmeyebilir.
Şöyle düşünün: Eğer bu iş yeri gerçekten sizin olsaydı ve aynı şekilde çalışıyor olsaydınız, şirketinizin geleceği nasıl olurdu? Şirketiniz büyür müydü yoksa zamanla geriye mi giderdi?
"Kendi işin gibi görmek", işinize duyduğunuz duygusal bağlılığı yansıtsa da, önemli olan o işin gerekliliklerini yerine getirmek ve sürekli performansınızı yüksek tutmaktır.
Bu cümle, "Aaa, ne kadar doğru diyor, demek ki her şey yolunda" gibi bir izlenim yaratmaz. Aslında, sahiplenme duygusu ile performans birbiriyle doğrudan bağlantılı değildir. İşin gereksinimlerini karşılamadığınız sürece, o işin sahiplenilmesi hiçbir anlam ifade etmez.
Bunu daha iyi kavrayabilmek için bir örnek üzerinden düşünelim:
Bir restoran sahibi olduğunuzu varsayalım. Restoranınızda yemekleri hazırlayan aşçı, "Burası benim restoranım, burayı kendi işim gibi görüyorum" diyor.
Fakat bu aşçı, yemeklerin kalitesine dikkat etmiyor, malzemeleri düzgün seçmiyor, yemekleri zamanında servise sunmuyor ve sonuç olarak müşteriler memnun kalmıyor. Bu durumda, aşçının işini "kendi işim gibi görüyorum" demesi, başarıyı getirmediği gibi kayıpları arttırıyor. Buradaki sahiplenme, işin gerekliliklerini yerine getirmediği sürece hiçbir anlam taşımaz.
Bir yazılım şirketi kurduğunuzu düşünün. Yazılımcılarınız, "Burası bizim şirketimiz, bunu kendi işimiz gibi görüyoruz" diyorlar. Ama kodlama hataları sürekli artıyor, yazılımlar zamanında teslim edilmiyor ve müşterilerden şikayetler gelmeye başlıyor. İşler tersine gitmeye başlıyor. Aidiyet duygusu sadece lafta kalıyor
Tabi bu arada yokuş aşağı giden firmalarda ise hiç "bu işi kendi işim gibi görüyorum" diyen görmedim.
Sadece sahiplenme değil, o işi en iyi şekilde yapma sorumluluğunu taşımalısınız. Gerçek başarı, işinizi sahiplenmekle değil, işin gereksinimlerini yerine getirerek daha iyi sonuçlar elde etmekle gelir.
Özetle, gerçek başarı; sahiplenmenin, gerekli performansla buluşması gerekmektedir.
O işin gerektirdiği her sorumluluğu yerine getirmeli ve her zaman performansınızı yüksek tutmalısınız.
Gerçek başarı, işinize duyduğunuz saygıyı ve bağlılığı somut adımlarla, sürekli gelişim ve yüksek performansla ortaya koymak, bir işi her zaman en yüksek standartlarda yapmayı hedeflemekle olabilir
Kendi işinizi gerçekten "kendi işiniz gibi" görmek istiyorsanız, her zaman şu soruyu kendinize sormalısınız:
Bu işin gerektirdiği her şey için yeterli özeni gösteriyor muyum? Daha iyi nasıl yapabilirim?
"İşini sadece sahiplenmekle yetinme, onu sürekli daha iyiye götürmek için profesyonelce sahiplen ve her adımda geliştirmeyi hedefle."
Turgay Boztaş

Yorumlar