top of page

Şirketiniz Hangi Kademede Öğrenmek İster misiniz? 7 Basamaklı Yolculuk Haritası

  • Yazarın fotoğrafı: Turgay Boztaş
    Turgay Boztaş
  • 30 Ağu
  • 7 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 Eyl

ree

Şirketler de insanlar gibidir; doğar, büyür, olgunlaşır ve hayatlarına devam eder. Ne yazık ki bazen sona erebilirler, ancak her zaman bu olmak zorunda değildir.

 

Yaşamlarını istikrarlı bir şekilde sürdürdükleri gibi, birazdan bahsedeceğimiz her şirketin ulaşmasının çok zor olduğu, büyük olgunluklardan geçtikten sonra ulaşabileceği 7. basamağa erişerek kendini zamana karşı korurlar. Yüz yıldır ayakta kalan ve adını duyduğumuzda bize güven veren markalar gibi.

 

Tıpkı Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi gibi, şirketlerin de hayatta kalmak ve başarılı olmak için adım adım tırmanması gereken basamaklar vardır.

 

Bu basamaklar, bir şirketin içinde bulunduğu durumu anlamak ve geleceğe yönelik stratejiler belirlemek için bir yol haritası sunar.

 

Peki, sizin şirketiniz hangi kademede?

 

İşte bu yazı tam da bunu ortaya çıkarmak için bir yol haritası sunuyor.

 

Amacımız, sadece bir gelişim hikayesi anlatmak değil, şirket sahiplerine ve yöneticilere kendi konumlarını analiz edebilecekleri, sorunlarını tanımlayabilecekleri ve bir sonraki adıma nasıl geçebileceklerini görebilecekleri pratik bir rehber sunmak.

 

 

Peki 7 Basamaklı Yolculuk Haritası hangileri

 

1.     Var Olmak

2.     Kabullenilmiş Müşteri Kitlesi & Pazar Gelişimi

3.     Ölçeklenme & İstikrar

4.     Bölgesel Etki & Toplumsal Sorumluluk

5.     Uluslararası Sahalara Açılmak ve Büyümek

6.    Marka Özdeşleşmesi & İnovasyon Liderliği

7.    Nirvana – Topluma Yön Veren Marka

 

1. Basamak: Var Olmak

 

Bu, yolculuğun en temel ve en kritik adımıdır. Bir şirketin, "doğduğu" ve ilk nefesini aldığı andır. Sadece bir fikir olmaktan çıkmış, resmi olarak kurulmuş, vergi levhasını almış, fatura kesmeye başlamış ve en az bir yıl boyunca fırtınalı dönemlerde bile ayakta kalabilme becerisini göstermiştir.

 

Burada önemli olan, her şeyin yolunda gitmesi veya kâr etmesi değil, zorluklara karşı durabilme, pes etmeden mücadele edebilme gücüdür. Çünkü bu aşama, işin ilk temellerinin atıldığı ve ürün ya da hizmetin hayat bulduğu en çalkantılı dönemdir.

 

2. Basamak: Kabullenilmiş Müşteri Kitlesi & Pazar Gelişimi

 

Bu aşamada iki konu çok önemli: kabullenilmiş müşteri kitlesi ve pazar gelişimi.

 

İlk olarak, sizi bilerek tercih eden müşteri sayısıdır. Örneğin, milyonlarca satış yapan bir plastik bardak firması bu aşamayı geçmiş sayılmaz. Çünkü müşteriler o ürünü rastgele, ihtiyaçtan dolayı satın alır. Ama bir markete girip çekirdek kahve alacaksanız ve reyonlar dolusu marka arasından özellikle sizin markanızı seçiyorsa, işte bu basamağa geçmeye başladığınızı gösterir. O müşteri size aittir, sizinle bir duygusal bağı vardır.

 

Bu aşamanın ikinci kriteri ise pazar gelişimi. 

 

Müşterinizin size olan bağlılığını göstermesi yetmez, aynı zamanda ürününüze kolayca ulaşabilmesi gerekir.

 

Ürününüzün sadece tek bir noktada satılması değil, e-ticaret sitelerinde, bayilerde, franchise ağında veya büyük market raflarında bulunabilir olması gerekir.

 

Örneğin, e-ticarette “kahve” diye arama yaptığında sizin markanızın ilk sıralarda çıkması veya bir Mardinli, şehrindeki bir markete girdiğinde sizin ürününüzü bulabiliyorsa, bu o pazarda görünür olduğunuzu ve ikinci basamağa doğru ilerlediğinizi gösterir. Önemli olan, müşterinin aradığı her yerde var olmaktır.

 

3. Basamak: Ölçeklenme & İstikrar

 

Eğer bu basamağa geldiyseniz, artık sadece ayakta kalmayı başarmış değil, aynı zamanda müşterilerinizin de sizi kabullenmiş olduğunu kanıtlamışsınız demektir. Bu aşama, ilk iki basamağın getirdiği düzensiz ama heyecanlı büyüme evresinden çıkıp, daha düzenli ve sürdürülebilir bir yapıya geçiş dönemidir.

 

Bu aşamada temel amaç, işi kişilere bağlı olmaktan çıkarıp bir sisteme bağlamaktır.

 

Artık süreçler, kişilerin bireysel yetenekleri ya da manuel takibiyle değil, doğru programlarla yönetilmelidir.

 

Stok takibi için Excel tablolarından veya manuel takipten vazgeçip, işleyişi sağlayacak profesyonel programlara geçiş yapılır. Sevkiyatlar için bireylerin tecrübesinden ziyade, programlar sayesinde satan/satmayan gibi kriterleri hesaplayıp sevkiyat programları yapan sistemler aktif olmalıdır.

 

Ayrıca, sadece prosedürlerin ya da görev tanımlarının var olması değil, onların aktif olarak kullanılması ve kusursuz işlemesidir.

 

Bazı firmalar kurulur kurulmaz tüm prosedürleri yazıp yürürlüğe koyarlar. Hatta daha kapıyı açmadan tüm prosedürler ve programlar hazırlanmış olabilir.

 

Ancak bu, üçüncü basamağa geçtikleri anlamına gelmez. Çünkü önemli olan, bir sistemin ya da prosedürlerin var olmasından ziyade, o görevin sistemin bir parçası olarak eksiksiz uygulanmasıdır.

 

Yani sistemlerin varlığından ziyade artık normal bir rutin gibi işliyor olması gerekir.

 

Bu aşamada, pazarlamanın pazarlama, satışın satış, operasyonun da operasyon gibi kendi kuralları içinde, bir makine gibi düzgün işlemesi gerekir. Bu, şirketinizin artık bir kişiye ihtiyaç duymadan da yoluna devam edebileceğini gösterir.

 

4. Basamak: Bölgesel Etki & Toplumsal Sorumluluk

 

Eğer bu ilk üç basamağı geçtiyseniz, tebrikler. Artık şirketiniz sadece bir ticari işletme olmaktan çıkmış, bulunduğu bölgede güven uyandıran ve etkisi hissedilen bir marka haline gelme yoluna girmiştir.

 

Bu dördüncü basamak, sizi doğrudan kâr getirmese de, markanızın gelecekteki büyüme ve sürdürülebilirliği için en sağlam temellerden birini atar.

 

 

Bu aşamada şirketiniz, sadece kendi işine odaklanmakla kalmaz, sorumluluk almaya ve topluma dokunmaya başlar. Yaptığı sosyal projelerle “Ben artık sadece ticari değilim, sizin için de varım” mesajını verir.

 

Birçok firmanın yaptığı gibi, ev hanımlarının istihdam edilmesi, gençlere burs verilmesi, okul yaptırılması ya da ağaçlandırma gibi projeler, bu sosyal sorumlulukların somut örnekleridir.

 

Burada kritik nokta, projeleri bir PR faaliyeti gibi değil; markanızın gerçek değerlerinin yansıması olarak hayata geçirmek ve insanlara samimiyetle “sizi önemsiyoruz” duygusunu hissettirmektir.

 

Bu sayede müşterileriniz sizi sadece ürününüzle değil, değerlerinizle de tanır ve size olan bağlılıkları daha derin bir boyuta taşınır.

 

Bu basamağın en büyük kanıtı, markanızın yaptığı sosyal etkiyle özdeşleşmesidir. Tıpkı göğüs kanseri mücadelesi denince pembe kurdeleyle özdeşleşen bir çorap firması, ev hanımlarının istihdamı denince akla gelen bir mutfak ürünleri firması ya da okul projesiyle anılan ünlü bir kadın sanatçı gibi.

 

Müşterileriniz artık sadece ürününüzü değil, hikâyenizi ve varoluş nedeninizi de satın alır. Bu durum, sizi rakiplerinizden ayırır ve ulusal başarı için gerekli olan o büyük güvenin ilk tohumlarını atar.

 

Kısacası bu basamak, şirketinizin sadece ekonomik bir güç olmaktan çıkıp toplumun bir parçası haline geldiğinin göstergesidir.

 

5. Basamak: Uluslararası Sahalara Açılmak ve Büyümek

 

Önceki dört basamağı başarıyla tamamladıysanız, şirketiniz artık sadece bir yerel veya ulusal başarı hikâyesi olmaktan çıkmıştır. Bu basamak, uluslararası sulara açılma cesaretini gösterdiğiniz, yeni coğrafyalarda var olma yolculuğunuzun başlangıcıdır.

 

Burada önemli olan, sadece “yurt dışına satış yapmak” değil, doğru pazarı seçip orada kalıcı bir yer edinmektir. Bir anda her yerde olmaya çalışmak yerine, Doğu’ya mı yoksa Batı’ya mı hitap edeceğinize karar vermek, o ülkenin taleplerini toplamak ve gerekli sistemi adım adım kurmak gerekir.

 

Ama dikkat! Uluslararası sahaya çıkmak sadece fırsatlarla dolu değildir; yanlış yapılan her adım, içeride kazandığınız yılları bir anda geriye götürebilir. İhracat yapmak başka, o pazarda kabul görmek bambaşka bir şeydir.

 

Bu basamağın en büyük konularından biri, markanızın yeni pazarda kabul edilebilir hale gelmesidir.

 

Bu, gerektiğinde isim, reklam ve marka kimliği gibi konularda çalışma yapmayı gerektirir. Örneğin Arçelik’in yurt dışı pazarlarında Beko ismini kullanması ya da Coca-Cola’nın Ramazan aylarında aile temaları işleyerek Arap ülkelerinde ve Türkiye’de yerel kültürlere uyum sağlaması gibi.

 

Ayrıca unutmayın: Bir ülkeye girmek sadece ürün satmak değildir. Lojistiğiniz, satış sonrası desteğiniz, fiyat politikanız, hatta iade süreçleriniz bile o ülkenin kültürüne göre şekillenmelidir. Bir pazarda “ucuz” algısıyla var olmak sizi büyütmez; kalıcı olan, güven veren marka olmaktır.

 

İşte bu basamak, henüz küresel bir dev olmasanız da, markanızın adının ve gücünün artık sınırların ötesine geçtiği; global pazarların kurallarını öğrenmeye başladığınız dönemeçtir.

 

6. Basamak: Marka Özdeşleşmesi & İnovasyon Liderliği

 

Beşinci basamağı geçerek uluslararası pazarlarda adınızı duyurduysanız, artık sıradaki en büyük meydan okumayla karşı karşıyasınız: Sadece tanınmak değil, anlam ifade etmek. 

 

Bu aşamada markanız, sattığınız ürün veya hizmetle öylesine özdeşleşir ki, sadece isminiz bile globalde insanlarda bir his veya bir duygu uyandırır. Şirketiniz artık bir ürün satmanın çok ötesine geçer; bir fikrin, bir kalitenin, bir vizyonun sembolü haline gelir.

 

Bu durumun en somut göstergesi, bir markanın adını duyduğunuzda ya da logosunu gördüğünüzde aklınızda anında bir çağrışım oluşmasıdır.

 

Örneğin;

Volvo gördüğünüzde bilinçaltınızda tek kelime canlanır: güvenlik.

iPhone gördüğünüzde, üründe önce akla gelen şey onun temsil ettiği kalite ve yenilikçiliktir.

Rolex için lüks,

Adidas için performans,

IKEA için ise uygun fiyatlı tasarım hissi hemen belirir.

 

İşte bu noktada markanız, ürününüzün önüne geçmiş ve tek başına bir anlam haline gelmiştir.

 

Ancak dikkat! Bu basamağa reklam bütçeleriyle çıkılmaz. Sadece kampanyalarla marka özdeşleşmesi sağlanamaz. Asıl mesele, yıllar boyunca müşteriye aynı güveni, aynı kaliteyi ve aynı yeniliği kesintisiz sunabilmektir.

 

Bu aşamada artık rakiplerin ne yaptığına bakarak hareket etmeyi bırakır, kendi yenilikçi yolunuzu çizersiniz.

 

Sadece “benim de ürünüm var” demek yerine, “benim ürünüm bu alanda bir devrim niteliği taşıyor” dersiniz. İnovasyon burada sadece teknolojiyle sınırlı değildir; müşteri deneyiminde, hizmet modelinde, lojistikte ya da satış sonrası süreçlerde bile fark yaratabilmek bu liderliğin bir parçasıdır.

 

Ve en önemlisi; bu basamak, şirket kültürünüzün de markanızın bir parçası haline geldiği noktadır. Artık sadece ürün değil, kurum kültürü ve değerleriniz de dünyaya mesaj verir.

 

7. Basamak: Nirvana – Topluma Yön Veren Marka

 

Bu basamak, ulaşılması en zor olan, hatta birçok firmanın ulaşamayacağı ve ulaşamadığında da üzülmemesi gereken bir seviyedir. Çünkü buraya sadece çok büyük olgunluklardan geçmiş, kendini aşmış markalar erişebilir.

 

Bu aşamada artık sadece para kazanmak veya pazar lideri olmak yeterli değildir; asıl amaç, toplumsal bir misyon üstlenmek ve dünyaya kalıcı bir iz bırakmaktır.

 

Bu basamağın kanıtı, bir şirketin adını duyduğunuzda aklınıza sadece ürünlerinin değil, topluma olan katkılarının da gelmesidir. Şirketler bu aşamada kendi adlarına vakıflar kurar, büyük sosyal projelere liderlik eder ve küresel sorunlara çözüm bulmaya çalışır. Artık bir endüstri devi olmanın ötesinde, toplumun gelişimine yön veren bir güç haline gelirler.

 

Koç Holding, eğitim, kültür ve sağlık alanlarına yaptığı yatırımlarla;

 

Sabancı Vakfı ise özellikle kadınların ve gençlerin eğitimine verdiği destekle bu seviyeye çıkabilmiş, Türkiye’deki en güçlü örneklerdir. Bu şirketler, sadece ekonomik başarıyla değil, topluma kattıkları kalıcı değerlerle de anılır.

 

Dünyadan örneklere baktığımızda; Bill & Melinda Gates Vakfı, servetinin büyük kısmını sağlık ve yoksullukla mücadeleye ayırarak küresel ölçekte insanlığın sorunlarına çözüm arıyor.

 

Google, bilgiye erişimi demokratikleştirme vizyonuyla internet erişimi, eğitim araçları ve açık kaynak projelerinde öncülük yapıyor.

 

Patagonia, doğa dostu üretim anlayışı ve çevre aktivizmiyle “ticari marka”dan çok bir toplumsal hareket gibi konumlanıyor.

 

Elon Musk’ın Starlink projesi ise, dünyanın en ücra köşelerine uydu üzerinden internet götürerek küresel erişim eşitsizliğini çözmeye dönük vizyoner bir adım olarak öne çıkıyor.

 

Ama unutmayın: Her şirketin hedefi burası olmak zorunda değil. Nirvana, ulaşılması şart bir seviye değildir; ulaşanların “kurum” kimliği kazandığı, ulaşamayanların ise eksik sayılmadığı bir noktadır.

 

Bu seviyede şirketiniz, sadece ticari bir varlık olmaktan çıkar, adeta bir “kurum” veya “enstitü” gibi algılanır. Sadece kendi geleceğinizi değil, aynı zamanda toplumun geleceğini de şekillendiren, zamana meydan okuyan bir miras bırakır.

 

Sonuç: Atlanmaması Gereken Temeller

 

Bu 7 basamaklı yol haritası, bir şirketin varoluşundan zirveye doğru izlediği manevi ve stratejik bir yolculuğu anlatır. Ancak unutmayın, bu yolculuğun sağlıklı olabilmesi için atlanmaması gereken bazı temel unsurlar vardır.

 

Kârlılık, finansal disiplin, bilançolar, yönetim kurulu yapılanması, borsaya açılma ve sistemsel eksikliklerin tamamlanması gibi konular, her aşamada zaten doğru bir şekilde yönetilmesi gereken temel taşlardır. Eğer bu temeller sağlam değilse, üzerine çıkmaya çalıştığınız her basamak sizi bir anda geriye düşürebilir.

 

Dolayısıyla, burada anlattığımız basamaklara ulaşmak için; gerekli tüm ticari ve yasal yükümlülüklerin, finansal göstergelerin ve idari süreçlerin eksiksiz yerine getirildiği varsayılmıştır.

 

Bu yol haritası size finans tablosu çizmek için değil, onları aşan bir vizyon göstermek için

hazırlanmıştır. Çünkü şirketler sadece ticari operasyonlardan ibaret değildir; yaşayan, büyüyen ve topluma iz bırakan organizmalardır.

 

Evet, şimdi sizler de bu 7 basamaklı sisteme bakarak, kendi şirketinizin nerede durduğunu görebilir, yolculuğunuzu yeniden değerlendirebilirsiniz. 7. basamağa ulaşmanız dileğiyle… Peki sizce şirketiniz şu an hangi basamakta? Bir düşünün..

 

Turgay BOZTAŞ

 

Yorumlar


bottom of page